Benim Hikayem Fuat…
Rock’n Coke’ta sahne almaya hazırlanan Fuat son derece çarpıcı anlarla dolu hayat hikayesini ilk defa Blue Jean’e anlattı…
Doğu Yücel
Blue Jean: Ne zaman , nerede doğdun?
Fuat: 30 Ekim 1972 Perşembe günü, saat 16:15’te Berlin’de doğdum.
Blue Jean: Büyüdüğün evi ve yaşadığın mahalleyi biraz anlatır mısın?
Fuat: Kronsberg’de oturuyorlardı.Annem de, babam da terzi.Almanya’da bir konfeksiyon firmasına dikişçi olarak giriyorlar.Önce bir bodrum katında oturuyorlar, annem bana hamile kalınca da yolun karşısına taşınıyorlar.Çünkü oturduğumuz ev çok rutubetliymiş.Kronsberg’in en acayip yerinde böyle Yugoslav Çingenelerinin, Türklerin, Arapların karmakarışık olduğu bir semtte dünyaya geldim.Beni yuvaya gönderemediler.Ben yuvada durmadım.Beni bir gün bırakmışlar, bütün gün ağlamışım orada.Sonra semtimiz gerçekten saçma sapan bir hal almaya başladı.Sokakta olaylar, hırsızlar, kapkaççılar, uyuşturucu satıcıları, punklar, serseriler, eroinmanlar… Annem babam o dönem postanede çalışıyordu.84’te temelli döndük Türkiye’ye.İlkokul 5’e kadar Almanya’daydım.Diploma alamadan Türkiye’ye geldim.Karne denkleştirmesi yapıp ortaokul 1’e soktular beni burada.Şile 50. Yıl Lisesi’nde ortaöğrenimime başladım.
“BEN KAZARA OLUYORUM, ÇOCUK PLANDA YOK”
Blue Jean: Nasıl bir çocuktun?
Fuat: Ablalarım 58, 59 ve 61 doğumlu.Ben kazara oluyorum aslında, çocuk planda yok.Ben doğduğumda en genç ablam 11 yaşında filandı.Ben erkek de olunca tabii acayip oluyor, babam çok seviniyor.Bir kovboy şapkam vardı hiç çıkarmazdım.Belimde kovboy kemeri , çifte tabanca.Bir elimde gitarım, birde kovboy şapkası.Telleri olmayan plastik gitarla Suzi Quatro’nun ’48 Crash’ şarkısı vardı onu söylüyordum.İnanılmaz sevgi içinde büyüdüm.El üstündeydim, prenstim.
Blue Jean: Büyüdüğünde “ne olacaksın” diye sorduklarında ne yanıt veriyordun?
Fuat: Büyük senaristtim.Oturup “ben büyükken” diye başlıyordum hikayeye.1974 yılında “Jaws” çıkıyor, o kadar etkilenmişim ki 2.5 yaşında duvara kocaman köpekbalığı resmi çizmişim.İnanılmaz şekilde dalgıçlığa merak sardım Jack Cousteau nedeniyle.Onun belgeselleriyle büyüdüm.İdolüm değildir ama suyun altına dalma tüpünü ve dalgıç elbisesini icat eden adamdır.Şileye de gidip geliyoruz yazları.Deniz, palet, şnorkel… Küçük yaşta başladım 5 yaşında gözlüğümü takıp yüzdüğümü hatırlıyorum.Temelli döndükten sonra zıpkın diye tutturdum, zıpkın aldım kendime.O kadar güçsüzüm ki kuramıyorum bile, abilere kurduruyorum.Dayım geliyordu, balığa çıkarıyordu bizi.Çok genç yaşta gece balıkçılığa çıkmaya başladım.Onun dışında basketbol oynadım.Potamızı tahtalardan çaktık, bir de inşaat demiri alıp büktük.Elimizde plastik top, olmadığı zaman gazete kağıdını ıslatıp tutkallayarak oynadığımızı hatırlıyorum.Çelik-çomak oynardık, sonbaharda yapraklar düşer, her yer dut yaprağı olurdu, onları temizlerdik.Dekman oynardık, elinde tahta tüfek “dekman dekman” diye ateş edersin ya, o işte.İnanılmaz derecede askerlere , helikopterlere, savaş filmlerine meraklıydım.Ta ki 1986 da “Platon”u izleyene kadar.”Rambo’nun hastasıydım mesela. “Terminator”, “Predator” filan. Sonra 86 yılında sinemada “Platon”a gittik.Savaştan tiksindim o zaman.Çok uyandırdı beni o film.Eve geldim, bütün Rambo posterlerini söktüm.Tamamdır dedim bu savaş hikayesi. Tavanımda helikopterler asılıydı, onları da koparıp mahalledeki çocuklara dağıttım.
“BANA FREAK GÖZÜYLE BAKMAYAN YANLIŞ BİR GÖZLE BAKIYORDUR”
Blue Jean: Favori oyuncakların var mıydı?
Fuat: Eşeğim vardı, üstüne biniyorsun istersen tekerleği var, istersen demirlerini büküyorsun sallanan eşek oluyor.Askerlerim çok önemliydi ve ben onları çok ufak yaşta modifiye etmeye başladım.İğneyi çakmakla ısıtıyorum, askerleri deliyorum, kollarını bacaklarını koparıyorum, kırmızı ojeyle kan sürüyorum.Kendi oyuncaklarımı kendim yaratırdım ve başka çocuklarla oynayamazdım.Çünkü benim akıl yürüttüğüm oyuna ayak uyduramıyorlardı.Türkiye’ye gelince de mahallede basketbol, çayırda futbol oynardık.16 yaşıma kadar oynadım.Arkadaşlarımın flörtü vardı, ben hala oynuyordum.Oyuncaklarımı okula bile götürüyordum.Bazen dersi kaynatmak için saatlerce oyuncağa bakıyordum.
Blue Jean: Sana o zaman freak gözüyle bakıyorlar mıydı?
Fuat: Ben zaten freak’im.Bana freak gözüyle bakmayan yanlış bir gözle bakıyordur.
Blue Jean: Bu arada dersler ne oldu?
Fuat: Teşekkür getirdim ilk yıl, orta ikideyken babam vefat etti bir zayıf getirdim.Gittim, bütünlemede verdim.Orta üçteyken üç zayıf getirdim.Gittikçe viraj aşağı inmeye başladı.Saldım, çünkü kaçıyorum okuldan.Babam öldükten sonra okuldan soğudum.Pek bir planım yoktu, daha sonra toparladım.Elazığlı bir hocam vardı Ali bey, harika öğretti bana.O kadar çalışıp yuttum ki bir daha asla zayıf gelmedi.Sonraki sene edebiyat hocam Emel hanım, kulakları çınlasın, harika bir öğretmendi.Aldığım ilhamın yüzde 60’ını 70’ini o kadına borçluyum.
Blue Jean: Bu sırada hiç aşk hikayesi olmadı mı?
Fuat: Babamın öldüğü yaz Şile’deydim.Bir kız vardı ona aşık oldum.Beraber yaz tatilini geçirdik, çok güzeldi el ele tutuşup geziyorduk ama o bile gizli yerlerde.Okul başlayınca yanımdan geçti bende durdum “naber” dedim.Hiç bakmadı, gitti.Şok oldum, o kadar üzüldüm ki.Sonra peşinden gittim.Tam evine girecekken yapıştım koluna.Dedim “ne oldu, bir şey mi yaptım? Bir şey yaptıysam özür dilerim” dedim. “Hayır görüşemeyiz.Bizi beraber görmüşler annem beni dövdü” dedi.O 11 ben 13 yaşındaydım.Ben de bıraktım, döndüm arkamı gittim.
Blue Jean: İlk ciddi ilişkini ne zaman yaşadın?
Fuat: İl ciddi ilişkimi 2005 yılında 16 Haziran’da Müjde’yi tanıdığım gün oldu(Şu anki kız arkadaşı-Doğu).Yaşımda iyiydi ama uzun süre bir kızla beraber olmadım.Yalnız takıldım ve tamamen kendime konsantre oldum.Arkadaşlarım yeterince kötü örnek oldular.Onların ilişkilerine bakıyordum ve böyle bir şey istemiyorum diyordum.İlk ciddi ilişkim Müjde’dir.
“UMARIM ANNEM VE BABAM BAŞARILARIMI GÖRÜYORDUR”
Blue Jean: Hayatının önemli bir dönüm noktası babanı kaybetmen, nasıl kaybetmiştin?
Fuat: Kanser oldu.Annem de…İkisi de kanserden öldü.Babam karaciğer sirozu ve pankreas kanserinden vefat etti.Annemde de mide ülseri vardı, mide kanserine döndü o.88’de Almanya’ya turist olarak gittik, annemi hastaneye yatırdılar, apar topar midesini aldılar.Kemoterapiye gitmesi gerekiyormuş.Gitmedi, kemik kanserinden öldü.
Blue Jean: Nasıl etkiledi seni?
Fuat: Babamı gömdükten sonra dayım geldi, elini omzuma koydu ve “sensin” dedi. “Anladın değil mi?” dedi sonra, “anladım dayı;reis” dedim.Bir daha bir şey söylemedi.Dayım bana çok güç verdi o konuda.Bir cümlesi olayı anlamama yetti.Annem vardı, yası çok büyüktü.Anneme destek olmak durumundaydım.Bu yas annemi yedi bitirdi.Üç sene içinde kanserden öldü.Çok seviyorlardı birbirlerini, genç de öldüler; babam 50, annem 48.Tamam üzüldüm, bende bir yıl yas tuttum.Sonra kalktım ve dedim tamam bu kadar.Yıllar geçtikçe acıda azalıyor içinde.Benim adam olmama çok büyük katkısı oldu.Tabii isterdim annem babam evliliğimi görsün, albümlerimi görsünler, ne olduğumu bilsinler ama umarım görüyorlardır…
Blue Jean: Rüyanda görüyor musun onları hiç?
Fuat: Görmüyorum.Sadece yıllar önce babamı gördüm rüyamda.Babam hep çıplak gezerdi; altında şort, ayağında terlikleri.Bir terzi dükkanından çıktı rüyamda, geldi sarıldı.Kokladım, babamın kokusunu aldım.Çok acayipti.Babamın ölümünde çok acayip bir olay oldu; evin altında babamı yıkıyoruz.Dayım “şofbeni yak, su ısınsın” dedi.Suyu açtım çamur akıyordu sanki.Dayımı çağırdım, moralim bozuldu babamı yıkayamayacağız diye.Dayım geldi tekrar açtı temiz su akmaya başladı.O temiz suyla babamı yıkadık.En son duruladık babamı, kapattık.Sonra geldim ben, ölüyü yıkadığın yere bir su vur derler.Bir açtım yine çamurlu su. “Sırf onu yıkamak için miydi” dedim içimden.Kimseye de anlatmadım bunu.Babamın öldüğü günden sonra 3.5 ay yağmur yağmadı.Öyle mistik bir olay geldi başıma.
Blue Jean: 13 yaşındayken babanı yıkama görevini sana mı verdiler?
Fuat: Evet.İslam’a göre 12 yaşından itibaren reşit sayılıyorsun.Hoca efendiyle yıkadım, dedemi de ben yıkadım.
Blue Jean: Rap aşkı nasıl başladı?
Fuat: 88’de arkadaşım Kubilay geldi Şile’ye.Rapçi gibi geldi; bol pantolon, şapka, zincirler… Plaklar, kasetler getirmiş, dinletti bize hastası olduk.Türkiye’de yok çünkü.Hepimize aşıladı rapi.Zaten dans ediyorduk, acid dinliyoduk 88’de.Kubilay’ın sürüklemesiyle birden kendimizi içinde bulduk.Kubilay rock diye gelseydi şu anda herhalde saçlarım belimde olurdu.
“1991’DE FATİH AKIN’LA SAHNEYE ÇIKTIM”
Blue Jean: Break dansa ilgi duydun mu?
Fuat: İlgi duydum ama yapmadım.Almanya’da düğünlere gidiyorduk, kaset koyup ayakkabıları çıkarıp çorapla yerde hareketler yapıyorlardı.Bir gün hip hop partisine götürdüler beni.Berlin’de lokal grupların çıktığı hip hop partisine gittim; dört bin kişi gelmiş.Hepsi bir style ceketler, tişörtler, şapkalar… O zaman altımda lacivert kumaş okul pantolonu , üstümde gömlek, onun üstünde siyah ceket, kolumda da Run DMC arması.Kendim dikmişim, bir tarafı kalkmış filan böyle.Gide gele tanımaya başladım.91’de ilk İngilizce rapleri yazmaya başladım.İlk kez rap yaptığım, sahneye çıktığım yer Şile’dir.91 yazı, festival var.Belediye alanına sahne kurmuşlar.Fatih Akın’la(yönetmen) birlikte çıktık.O çıktı Doggy Fresh’ten okudu, ben çıktım Vanilla Ice’dan okudum.
Blue Jean: Hiç ölümden döndün mü?
Fuat: Tabii. Trafik kazası. En büyük ablamın düğününde araba çarptı.Düğün arabasına gidiyorum karşıya geçeceğim, yola baktım.Arabayı yolun sonunda gördüm.Tam geçerken araba geldi güm diye çarptı bana.Havalandım ve bizim arabanın oraya düştüm.Bana çarpan herif kaçmaya çalıştı.Ablamın kayınpederi önüne geçti.Arkadan abilerimiz camları filan kırdılar.Adamı çıkardılar.Pis daldılar.Hemen ambulans geldi baktılar bana.
Blue Jean: Kaç yaşındayken olmuştu?
Fuat: 7. Ölümden döndüğüm bir olay daha oldu Berlin’de.Gözümün önünde bir adam bir kadını vurdu.Bam diye bir ses duydum bir döndüm adam silahı kadına doğrultmuş.Adam silahı indirdi, bana döndü.Sonra ceketiyle örttü silahı.Arkasını döndü, yürümeye başladı.Bende arkasından yürümeye başladım, neden bilmiyorum.Bisikletli bir çocuk adama bağırdı.Herif çıkardı onuda vurdu.Onu da görünce arkamı dönüp koşuyorum.Polis geldi o sırada, 5.5 saat boyunca sorgulandık.
Blue Jean: En güzel üç hatıran?
Fuat: Müjde’yle evlenmeye karar vermem, rapten vazgeçmeme kararı aldığım anların toplamı ve 24 Eylül 2004’te Almanya’dan Türkiye’ye gelmem.
En sevdiği bilgisayar oyunları PES 08, Call of Duty, Need For Speed Underground.
En sevdiği kitaplar olarak Tolkien’in “Yüzüklerin Efendisi” üçlemesi, Kayıp Hikayeler, Hobbit gibi kitaplarını, ayrıca Jack London’ın “Kurt Dölü” ve Carlos Castaneda’nın “Don Juan’ın Öğretileri”ni gösteriyor.
En sevdiği filmler “Kamikaze” (Luc Besson’un filmi), “Yüzüklerin Efendisi”, “Star Wars” ilk üçleme, “Full Metal Jacket”, “Şiddetin Tarihçesi” ve “Şark Vaatleri”
Takılmayı en çok sevdiği mekan evi.Dart tahtasına fotoğrafını koymak istediği kişi RTürk başkanı.
Sevdiği diziler Canım Ailem, Breaking Bad ve gülmek için Kurtlar Vadisi=)
İlk satın aldığı albümler Bobby Brown’ın “Don’t Be Cruel” ve bir Milli Vanilli albümü.Daha öncesinde Bülent Ersoy’un “Biz Ayrılamayız”ı ve İbrahim Tatlıses’in “Aşıksın”ı da almış.
Fuat sosyal sorumluluk projelerine çok önem veren bir isim.En son İKSV ile birlikte Selami çeşme Özgürlük Parkı’nda LÖSEV vakfından bir grup lösemi hastası çocuğa workshop verdi.Hayatının en değerli anlarından biri olarak gösteriyor bunu.