EQ (Emotional Quotient) Duygusal Zeka
Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran entelektüel zeka (IQ), 21. yüzyılda kendine güçlü bir rakip buldu..EQ.. Bir çok bilim insanının kabul ettiği gibi topluma uyum sağlamış başarılı bir kişi olabilmenin koşulu artık kişinin hem entelektüel zekaya (IQ) hem de duygusal zekaya (EQ) sahip olmasından geçiyor.
Peki EQ nedir ve neden önemlidir?
EQ hem kişisel ilişkilerde hem de iş ilişkilerinde, kişinin kendi duygularını ve diğer insanların hissettiklerini algılayabilme, tanımlayabilme, duygularını kullanarak kendini motive edebilme ve yönlendirebilme kapasitesine sahip olmasıdır. IQ, kavramaya ilişkin kapasiteyi ölçerken, EQ akademik zekanın destekleyicisi olan yeteneği tanımlamaktadır.
Daha memnun müşteriler ve daha huzurlu bir çalışma ortamı için, EQ'nun temel ilkelerinin iş yaşamına uygulanmasına dair birkaç örnek vermek gerekirse öncelikle; anlaşmazlıklar tırmandığında, oluşabilecek gergin ortamları yatıştırabilme, farklı görüşleri değerlendirerek buradan aldığı bilgileri ilerleme için kaynak olarak kullanabilme yeteneği EQ düzeyi yüksek bir çalışanın becerileri arasındadır.
EQ'su yüksek bir çalışan, kişisel ve sosyal yeteneklerini iş hayatına uygulamada başarılı olur. Kişisel yeteneklere örnek olarak bireyin tercihlerinden, başarılı olduğu alanlardan haberdar olması ve bunları doğru şekilde kullanabilmesi, ön sezgilerine güvenebilmesi ve içgüdülerini düzenleyebilmesi; özellikle de hedefine ulaşmada kendisine yardımcı olacak birikimini kullanarak yüksek motivasyon seviyesine ulaşması söylenebilir.
Sosyal yetenekleri açıklarken, iki nokta öne çıkar: Bunlar empati ve sosyal becerilerdir. Empati, kişinin karşısındaki insanı kendi yerine koyması ve onun duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını algılayabilmesidir. Hizmet sektörünün her alanında öne çıkan bu EQ özelliği müşteriye, anlaşıldığının, yardım edildiğinin ve önemsendiğinin hissettirilmesi açısından şarttır.
Sosyal beceri ise kişinin karşısındakinden istediği karşılıkları ve yanıtları alabilme yetisidir. Kişilerarası iletişimin yoğun olduğu insan kaynakları, pazarlama, reklam gibi sektörlerde bu özelliğe sahip çalışanların işlerinde çok başarılı oldukları bir gerçektir. Örneğin karşısındaki müşterinin kaygılarını anlayabilen bir pazarlama uzmanı, satış yapmakta diğer meslektaşlarına oranla daha başarılı
olabilir. Ya da işveren açısından değerlendirildiğinde, çalışanları ile iyi ilişkiler kurabilen, onlara kendilerini güvende hissedecekleri ve yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri bir ortam sağlayan yönetici, çalışanlarının çıkardığı işlerden daha verimli sonuçlar alabilir.
Çalışanların EQ düzeyini yükseltmek ve bu konuda onları bilinçlendirmek için çoğu firma, seminer programları hazırlatıyor. Fakat bu programların hazırlanma sürecinde çoğu işverenin düştüğü yanılgı, EQ gelişiminin, haftada bir veya iki defa düzenlenen seminerlerle sağlanılabileceği düşüncesi..
Oysaki EQ eğitimi, daha uzun vadede kişilerarası iletişim ve etkileşim gerektiren bir süreçtir. Bu etkileşimin yapı taşını karşılıklı diyalog ve empati oluşturur. Bu dialog ise kalabalık gruplarla değil; çalışanla EQ uzmanının birebir çalışmasıyla sağlanabilir.
IQ Nedir?
Ãlk zeka testlerinin dayandığı nokta, belirli işler veya test elemanları üzerindeki performansın yaş ile birlikte arttığı, ve bu performansın belirli bir yaş grubunda yer alan daha zeki kişilerin daha az zeki kişilerden ayırt etmede kullanılabileceği varsayımıydı. Alfred Binet'in bu prensipten yola çıkarak, hazırladığı ilk zeka testi, düşük zeka seviyesindeki çocuklara daha iyi bir eğitim sağlayabilmek üzere onları tespit edebilmeyi amaçlıyordu.
Binet, bu zeka testlerini öğretmenleri tarafından ileri ya da geri olarak nitelendirilen aynı yaştaki çeşitli öğrenciler üzerinde uygulamaya başladı. Eğer bir problem ya da iş, ileri olarak nitelenen çocuklar tarafından yapılabiliyor ama geri çocuklar tarafından yapılamıyorsa, bu soru o yaş için test maddesi olmaya uygun kabul ediliyordu, diğer durumda ise test maddesi olarak göz önüne alınmıyordu. Bu işin sonunda Binet, aynı yaştaki ileri ve geri grupları ayırt etmek üzere bir çok sorudan oluşan testler elde etmiş oldu.
Binet testinde, test uygulanan çocukların zeka yaşlarını göstermek üzere bir sayı kullanılıyordu. Zeka yaşı, uygulanan testte aynı puanı alan çocukların ortalama yaşına karşılık gelmektedir. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk testten 45 puan aldıysa, ve bu puan 8 yaşındaki çocukların ortalama puanına karşılık geliyorsa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşını 8'dir. Benzer şekilde 14 yaşındaki bir çocuk eğer testten 88 puan aldıysa ve bu puan 16 yaşındaki çocukların ortalama puanıysa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 16 demektir.
Öğrencilere bu şekilde bir zeka yaşı verilmesi, onların aynı yaştaki diğer çocuklara göre nasıl olduklarını gösteriyordu, ancak böyle bir sayı aynı yaşta olmayan kişilerin zeka derecelerini karşılaştırmakta problem yaratıyordu. Dolayısıyla, zeka derecesini belirlemek üzere zeka yaşı yerine, zeka bölümü, yani IQ (Intelligence Quotient) olarak adlandırılan bir değer kullanılmaya başlandı. IQ, zeka yaşının, doğum tarihine göre belirlenen gerçek yaşa bölümünün yüzle çarpılmasıyla elde edilmekteydi. Yani
IQ= (Zeka Yaşı/Gerçek Yaş)*100
formülü ile bulunmaktadır.
Daha önceki örneklerimize bu formülü uygulayacak olursak, birinci öğrenci için IQ=(8/10)*100=80, ikinci öğrenci içinse IQ=(16/14)*100=114.2 olarak bulunacaktır.
Yukarıdaki formülden de kolayca anlaşılacağı gibi, eğer bir kişinin gerçek yaşı ve zeka yaşı aynıysa IQ derecesi 100 olacaktır, zeka yaşı gerçek yaşından büyük olanlar için 100'den daha büyük diğerleri içinse daha küçük bir IQ derecesi elde edilecektir.
IQ derecesinin hesaplanmasında temel kavramlar aynı olmasına karşın, günümüzde IQ dereceleri standartlaştırılmış bir grubun ortalama sonuçlarının ve standart sapmalarının kullanıldığı istatistiksel ve matematiksel bir takım hesaplamalar içeren karmaşık bir yöntemle daha anlamlı bir biçimde bulunmaktadır.
Insanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa, 130'un üstündeki IQ değerleri üstün zeka, 70'in altındaki IQ değerleri ise geri zeka olarak nitelendirilir. IQ derecelerinin yüzde olarak dağılımına ilişkin çizelge aşağıdadır. En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100'dür. Insanların %68.3'ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir.