Işık Hızı
Kendinden önce yapılan çalışmaların birçoğunu tepetaklak eden ve görelilik kuramıyla fizikte bir devrime devrime yol Albert Einstein'ın gelip dayandığı son sınır ışık hızı olmuştu.Evrendeki bütün değerler bir tür
göreliliğe bağlıyken ışık hızı dokunulmazdı.Işık hızı geçerli olabilen en yüksek hızı oluşturuyordu onun için.Ne
neseler, ne ışınlar ne de sinyaller daha hızlı hareket edebilirdi.Astronomik ölçümler de Einstein'ın kuramını destekliyordu doğrusu.Ama son zamanlardaki gelişmeler, neredeyse tabusal bir özellik taşıyan ışık hızına
yönelik kuşkuları her gün biraz daha artırıyor.
Köln'lü fizik profesörü Gunter Nimtz bu kuşkunun önemli müsebbiplerinden biri.Laboratuvarında gerçek
leştiği basit deneylerle ışık hızının aşılabileceğini idda ediyor.Nimtz'in yaptığı deneyde, bir yandan bildiğimiz
ışık ışınları, bir yandan da mikro dalga sinyaller boru biçimindeki metalik bir iletkenin içinden geçerek ulaşıyor hedefe.Üstelik Nimtz, bu yolla anlamlı sinyaller de gönderebileceğini kanıtlamak için miko dalgalara,radyo yayınlarında olduğu gibi, Mozart senfonilerinden bölümler yüklüyor.
Sonuç: içi boş iletken borudan geçen mikro dalgalara yüklü müzik parçası, hiçbir engelle karşılaşmadan yayılan ışık ışınlarını, saniyenin bir kaç milyarda biri kadar bir farkla da olsa sollayıp geçiyor.Nimtz'e göre işin komik olan yanı, engelli koşucunun engelsiz koşucuyu yaya bırakması.
Bütün bu olup bitende komik bir yan bulan yalnızca Nimtz.
Çünkü meslektaşları bir yandan Einstein'ın görelilik kuramının doğayı açıklamakta hala temel kılavuz olduğu yolundaki görüşlerini sürdürürken, öteyandan Kölnlü fizikçinin rakipleri bile yapılan ölçümlerin doğru olduğunu kabul ediyorlar.Ancak iş, ortaya çıkan sonucun, görelilik kuramının ötesinde bir fenomen olarak açıklanması noktasına gelince yollar ayrılaıyor.Avusturyalı astrofizikçi Paul Davies, "Einstein'ın devrimi kusursuz değildi" diyor.Davies'e göre görelilik kuramının bizi nereye kadar götüreceği tam olarak bilinmiyor henüz, ayrıca Einstein'ın kendisi de, teorisini geliştirirken önceki yüzyılın yanılgılarından tümüyle kurtulabilmiş değildi.Dahi fizikçiyle hesaplaşmayı sürdüren Davies, bir noktadan daha yükleniyor Einstein'a: "En temel soruyu sormamıştı o, zamanın nasıl oluştuğu sorusunu!"
Foton Telepatisi
Bilimsel deneyler bazen büyük bir başarıyla sonuçlanır.Ãsviçre'de üç kenti kapsayan bir alanda yapılan foton
deneyi de böyle bir zaferle bitti!Deney Cenevre'de ve ondan sırasıyla 7,3 km ve 4,5 km uzaklıktaki
Bernex ve Bellevue kentleri arasında yapıldı.
Aralarında 10 km uzaklık olan iki foton, ayna karşısında her seferinde birbirleriyle aynı davranışı göstermiş
tir.Fotonlardan biri yanrıyansıtıcı bir aynadan geçmişse, ondan 10 km uzaktaki öteki foton da aynı anda yarı yansıtıcı bir aynadan geçmiştir.Biri yansıdıysa, aynı anda öteki de yansımıştır.Sanki her biri, diğerinin o anda ne yaptığını bilmektedir.
Özel görelilik kuramına göre, hiç bir sinyal ışıktan daha hızlı (300000km/saniye) gidemez; oysa aralarında
10 km olan iki foton aynı anda (arada zaman geçmeden) aynı davranışı göstermektedir.
Einstein, maddede ki belirsizliğin bilgimizin azlığından ve kuantum kuramının eksikliğinden kaynaklandığına inanıyordu.
Einstein'a göre tümüyle gerekirci (determinist) bir gerçeklik vardı; fakat bu, kuantum fiziğinin tanımlayabileceğinden çok daha derinlerdeydi.
Bu varsayıma"saklı değişkenler" varsayımı denmektedir.Einstein, Boris Podolsky ve Nathan Rosen gibi diğer iki fizikçiyle birlikte, bir düşünce deneyi yapmayı düşündü; bu deney yeni doğmuş kuantum kuramında bir mantık çelişkisi olduğunu gösterecek, böylece bu kuramın eksik olduğunu ortaya çıkaracaktı.
Bu üç fizikçinin yapmayı tasarladıkları deney, Ãsviçreli araştırmacıların yapmış oldukları bu deneydi.1930 yıl
larında bu deneyi gerçekleştirmek teknik bakımdan olanaksızdı.Tam tersi oldu!"EPR (Einstein-Podolsky-
Rosen) paradoksu" fizik araştırmalarına on yıllarca damgasını vurdu.
Bir lazerden çıkan bir foton (ışık parçacığı) bir KNbO3 kristalinden geçerken daha az enerjili iki fotona ayrılır.
Her foton bir optik lif içine girer ve yolu üstünde yarıyansıtıcı bir aynaya rastlar.Ayna tamamen raslantıya bağ lı olarak, fotonu bazen yansıtır, bazen geçirir.Aynayı geçen foton bir dedektöre çarpar.
Deney şunu göstermiştir:
Aralarında 10 km'den fazla bir uzaklık bulunan bu iki foton, her an birbirlerinin tıpatıp aynı davranışları gösterir
ler; şöyle ki fotonlardan biri aynadan geçmişse, öteki degeçer; yansımışsa öteki de yansır.Einstein bu olaya uzaktan hayaletsel bir etki adını vermiştir.
Alıntıdır(zamansiz.com)
Işık Hızı
Kendinden önce yapılan çalışmaların birçoğunu tepetaklak eden ve görelilik kuramıyla fizikte bir devrime devrime yol Albert Einstein'ın gelip dayandığı son sınır ışık hızı olmuştu.Evrendeki bütün değerler bir tür
göreliliğe bağlıyken ışık hızı dokunulmazdı.Işık hızı geçerli olabilen en yüksek hızı oluşturuyordu onun için.Ne
neseler, ne ışınlar ne de sinyaller daha hızlı hareket edebilirdi.Astronomik ölçümler de Einstein'ın kuramını destekliyordu doğrusu.Ama son zamanlardaki gelişmeler, neredeyse tabusal bir özellik taşıyan ışık hızına
yönelik kuşkuları her gün biraz daha artırıyor.
Köln'lü fizik profesörü Gunter Nimtz bu kuşkunun önemli müsebbiplerinden biri.Laboratuvarında gerçek
leştiği basit deneylerle ışık hızının aşılabileceğini idda ediyor.Nimtz'in yaptığı deneyde, bir yandan bildiğimiz
ışık ışınları, bir yandan da mikro dalga sinyaller boru biçimindeki metalik bir iletkenin içinden geçerek ulaşıyor hedefe.Üstelik Nimtz, bu yolla anlamlı sinyaller de gönderebileceğini kanıtlamak için miko dalgalara,radyo yayınlarında olduğu gibi, Mozart senfonilerinden bölümler yüklüyor.
Sonuç: içi boş iletken borudan geçen mikro dalgalara yüklü müzik parçası, hiçbir engelle karşılaşmadan yayılan ışık ışınlarını, saniyenin bir kaç milyarda biri kadar bir farkla da olsa sollayıp geçiyor.Nimtz'e göre işin komik olan yanı, engelli koşucunun engelsiz koşucuyu yaya bırakması.
Bütün bu olup bitende komik bir yan bulan yalnızca Nimtz.
Çünkü meslektaşları bir yandan Einstein'ın görelilik kuramının doğayı açıklamakta hala temel kılavuz olduğu yolundaki görüşlerini sürdürürken, öteyandan Kölnlü fizikçinin rakipleri bile yapılan ölçümlerin doğru olduğunu kabul ediyorlar.Ancak iş, ortaya çıkan sonucun, görelilik kuramının ötesinde bir fenomen olarak açıklanması noktasına gelince yollar ayrılaıyor.Avusturyalı astrofizikçi Paul Davies, "Einstein'ın devrimi kusursuz değildi" diyor.Davies'e göre görelilik kuramının bizi nereye kadar götüreceği tam olarak bilinmiyor henüz, ayrıca Einstein'ın kendisi de, teorisini geliştirirken önceki yüzyılın yanılgılarından tümüyle kurtulabilmiş değildi.Dahi fizikçiyle hesaplaşmayı sürdüren Davies, bir noktadan daha yükleniyor Einstein'a: "En temel soruyu sormamıştı o, zamanın nasıl oluştuğu sorusunu!"
Foton Telepatisi
Bilimsel deneyler bazen büyük bir başarıyla sonuçlanır.Ãsviçre'de üç kenti kapsayan bir alanda yapılan foton
deneyi de böyle bir zaferle bitti!Deney Cenevre'de ve ondan sırasıyla 7,3 km ve 4,5 km uzaklıktaki
Bernex ve Bellevue kentleri arasında yapıldı.
Aralarında 10 km uzaklık olan iki foton, ayna karşısında her seferinde birbirleriyle aynı davranışı göstermiş
tir.Fotonlardan biri yanrıyansıtıcı bir aynadan geçmişse, ondan 10 km uzaktaki öteki foton da aynı anda yarı yansıtıcı bir aynadan geçmiştir.Biri yansıdıysa, aynı anda öteki de yansımıştır.Sanki her biri, diğerinin o anda ne yaptığını bilmektedir.
Özel görelilik kuramına göre, hiç bir sinyal ışıktan daha hızlı (300000km/saniye) gidemez; oysa aralarında
10 km olan iki foton aynı anda (arada zaman geçmeden) aynı davranışı göstermektedir.
Einstein, maddede ki belirsizliğin bilgimizin azlığından ve kuantum kuramının eksikliğinden kaynaklandığına inanıyordu.
Einstein'a göre tümüyle gerekirci (determinist) bir gerçeklik vardı; fakat bu, kuantum fiziğinin tanımlayabileceğinden çok daha derinlerdeydi.
Bu varsayıma"saklı değişkenler" varsayımı denmektedir.Einstein, Boris Podolsky ve Nathan Rosen gibi diğer iki fizikçiyle birlikte, bir düşünce deneyi yapmayı düşündü; bu deney yeni doğmuş kuantum kuramında bir mantık çelişkisi olduğunu gösterecek, böylece bu kuramın eksik olduğunu ortaya çıkaracaktı.
Bu üç fizikçinin yapmayı tasarladıkları deney, Ãsviçreli araştırmacıların yapmış oldukları bu deneydi.1930 yıl
larında bu deneyi gerçekleştirmek teknik bakımdan olanaksızdı.Tam tersi oldu!"EPR (Einstein-Podolsky-
Rosen) paradoksu" fizik araştırmalarına on yıllarca damgasını vurdu.
Bir lazerden çıkan bir foton (ışık parçacığı) bir KNbO3 kristalinden geçerken daha az enerjili iki fotona ayrılır.
Her foton bir optik lif içine girer ve yolu üstünde yarıyansıtıcı bir aynaya rastlar.Ayna tamamen raslantıya bağ lı olarak, fotonu bazen yansıtır, bazen geçirir.Aynayı geçen foton bir dedektöre çarpar.
Deney şunu göstermiştir:
Aralarında 10 km'den fazla bir uzaklık bulunan bu iki foton, her an birbirlerinin tıpatıp aynı davranışları gösterir
ler; şöyle ki fotonlardan biri aynadan geçmişse, öteki degeçer; yansımışsa öteki de yansır.Einstein bu olaya uzaktan hayaletsel bir etki adını vermiştir.
Alıntıdır(zamansiz.com)
Daha Bilgiler Var İlginizi Çekerse Koyarım.